Mal değişim sözleşmesi (Trampa), tarafların karşılıklı olarak bir malı başka bir malla değiştirmeyi taahhüt ettikleri bir sözleşme türüdür. Bu sözleşmede para ödemesi söz konusu olmayıp, her iki taraf da birer malın maliki olur ve bu malların değişimi gerçekleşir. Yani taraflardan her biri hem borçlu (kendi malını vermekle yükümlü) hem de alacaklı (diğer malı almakla hak sahibi) konumundadır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 282. maddesine göre, trampa sözleşmesi satım hükümlerine tabidir. Ancak burada bedel para yerine başka bir maldır. Örneğin, bir arsa ile bir daire takas edildiğinde ya da bir traktör ile bir otomobil değiştirildiğinde trampa söz konusu olur. Bu sözleşmenin geçerliliği, söz konusu malların niteliğine göre şekil şartlarına (örneğin tapulu taşınmazlar için resmi senet düzenlenmesi gibi) bağlı olabilir.
İçindekiler
- MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİ TRAMPA NEDİR?
- MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİNİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
- MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİ TRAMPA ŞEKİL ŞARTI
- MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİ TRAMPA VE MUVAZAALI TRAMPA DURUMUNDA ÖNALIM HAKKININ KULLANILABİLİRLİĞİ
- MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİ HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR
- AVUKATA SORU SORABİLİRSİNİZ.
- AVUKATTAN ONLINE DANIŞMANLIK ALABILIRSINIZ.
MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİ TRAMPA NEDİR?
Mal değişim sözleşmesi, tarafların karşılıklı olarak belirli veya belirlenebilir nesnelerin (şeylerin) zilyetlik veya mülkiyetini devretmeyi taahhüt ettiği bir sözleşme türüdür. Bu sözleşme, tarafların birbirlerine mal temin etme amacı güderek ticari ilişkilerini geliştirmelerini sağlar. Ekonomik hayatın farklı evrelerinde, özellikle paranın geçerli bir değişim aracı olmadığı dönemlerde ya da bazı sektörlerde takas sisteminin daha avantajlı olduğu durumlarda, mal değişimi yani trampa sözleşmesi önemli bir uygulama alanı bulmuştur.
Mal değişimi, satım sözleşmesinden farklı olarak, bir malın para karşılığında değil, başka bir mal ile değiştirilmesi esasına dayanır. Örneğin, bir kişi bir masa takımı karşılığında bir bisiklet almayı isteyebilir. Bu durum, her iki tarafın da değişim sürecinde bir malı verirken karşılığında başka bir mal almayı taahhüt etmesiyle gerçekleşir. Her iki taraf da hem borçlu hem de alacaklı konumundadır. Borçlu olarak kendi malını verme yükümlülüğü altına girerken, alacaklı olarak karşı taraftan da bir malı alma hakkını elde eder.
Türk Borçlar Kanunu’nun 282. maddesinde mal değişim sözleşmesine yer verilmiş ve bu tür sözleşmelerin satım hükümlerine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu da demektir ki trampa sözleşmesi, genel itibarıyla satım sözleşmesiyle benzerlik gösterir, ancak bedelin para yerine başka bir mal olması temel farktır. Satım sözleşmesinde bir malın karşılığında para ödenmesi gerekirken, trampada bir malın karşılığı başka bir maldır. Bu yönüyle trampa, hem borçlar hukuku hem de eşya hukuku bakımından farklı hukuki sonuçlar doğurabilir.
Mal değişimi sözleşmesinin geçerliliği, Türk Borçlar Kanunu‘na (TBK) göre, tarafların anlaşma sağladıkları malın özellikleri, durumu ve geçerli şartlar ile birlikte düzenlenmiş bir sözleşme ile belgelenmesine bağlıdır. Tarafların, değişim yapacakları malların değerini, niteliğini ve koşullarını açıkça belirtmesi, olası anlaşmazlıkların önüne geçilmesine yardımcı olur. Özellikle tarafların teslim yükümlülüklerini, malların ayıplı çıkması durumunda hak ve yükümlülükleri ile iade halleri gibi detayları sözleşmeye dahil etmesi, ileride çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde büyük kolaylık sağlar.
Trampa sözleşmesinde dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, sözleşme konusu malların türüdür. Taşınır mallarda sözlü anlaşma veya yazılı belge yeterli olabilecekken, taşınmaz malların trampası resmi şekilde ve tapu müdürlüğü önünde yapılmalıdır. Taşınmaz malların mülkiyet devri, resmi senetle yapılmadıkça geçerli olmaz. Bu nedenle, arsa, daire, tarla gibi taşınmazların değişiminde tapuda resmi trampa sözleşmesi düzenlenmesi zorunludur. Aksi halde sözleşme geçersiz sayılır.
Ayrıca, her iki tarafın da zilyetliği ve mülkiyet üzerindeki haklarının güvence altına alınması önemlidir. Zilyetlik, bir malın fiili olarak elde bulundurulması anlamına gelirken; mülkiyet hakkı, o mal üzerinde tasarruf etme ve onun sahibi olma hakkını ifade eder. Mal değişimi sözleşmesinde her iki taraf da kendi mallarının zilyetliğini ve mülkiyetini karşı tarafa devretmekle yükümlüdür. Sözleşmenin hukuki sonuç doğurması için, bu devir işlemlerinin hukuka uygun biçimde yapılması gerekir.
Trampa sözleşmeleri uygulamada çeşitli alanlarda karşımıza çıkmaktadır. Özellikle taşınmaz karşılığı inşaat yapımı gibi karmaşık hukuki ilişkilerde ya da ticari mal karşılığında başka bir ürün teslimi gibi işlemlerde trampa hükümleri geçerli olabilir. Örneğin, bir arsa sahibi, inşaat firmasıyla yaptığı anlaşma çerçevesinde arsasını verip karşılığında tamamlanan binadan daireler alma hakkı kazanabilir. Bu durum, uygulamada “kat karşılığı inşaat sözleşmesi” olarak bilinse de, özünde bir trampa ilişkisidir. Çünkü arsa sahibi arsanın mülkiyetini devretmekte, müteahhit ise karşılığında bina yapıp dairelerin mülkiyetini vermeyi taahhüt etmektedir.
Mal değişimi sözleşmeleri bazen basit bireysel ihtiyaçlar çerçevesinde de kullanılabilir. Örneğin, bir çiftçi traktörünü başka bir tarım aracıyla değiştirmek isteyebilir veya bir koleksiyoncu elindeki bir nadir parçayı başka bir koleksiyon ürünüyle takas etmek isteyebilir. Bu gibi örneklerde yazılı bir sözleşme yapılması zorunlu olmamakla birlikte, ileride çıkabilecek sorunları önlemek adına yazılı bir belge düzenlenmesi yararlı olacaktır.
Mal değişimi sözleşmesinde dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise malların değer farkıdır. Taraflar değişim yapacakları malların eşit değerde olmadığını kabul edebilirler. Bu durumda taraflar arasındaki farkın para ile tamamlanması mümkün olabilir. Örneğin, bir taraf 500.000 TL değerindeki bir arabayı, 400.000 TL değerindeki bir tekne ile değiştiriyorsa, aradaki 100.000 TL farkın para olarak ödenmesi mümkündür. Bu tür durumlarda, trampaya ek olarak bir para ödeme borcu da doğmuş olur.
Trampa sözleşmesinde ayıplı malın teslimi, gecikme, sözleşmenin feshi gibi durumlar da Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Malın ayıplı çıkması durumunda, karşı taraf satım sözleşmesindeki gibi seçimlik haklarını kullanabilir: malı iade ederek sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedel indirimi, ücretsiz onarım ya da malın ayıpsız benzeriyle değiştirilmesini talep etme gibi. Bu hakların kullanılabilmesi için, ayıbın öğrenilmesinden itibaren uygun sürede ihbar edilmesi gerekir.
Mal değişimi sözleşmesi, mal sahipleri arasında karşılıklı fayda sağlamayı amaçlayan esnek bir ticaret şeklidir. Bu yöntem, özellikle para akışının sınırlı olduğu durumlarda veya belirli malların ticaretinin daha kolay yapılması gereken durumlarda sıklıkla kullanılmaktadır. Gelişen ticaret sistemlerinde hala geçerliliğini koruyan bu sözleşme türü, taraflar arasında güvene dayalı bir ilişki kurularak hem ticari ilişkileri kolaylaştırmakta hem de ekonomik faaliyetin çeşitlenmesini sağlamaktadır.
Mal değişimi sözleşmesinin etkin ve güvenli bir şekilde uygulanabilmesi için, tarafların dürüstlük ilkesi çerçevesinde hareket etmeleri, değiştirilecek malların niteliklerini açıkça ortaya koymaları ve mümkünse yazılı sözleşme ile bu değişimi belgelemeleri tavsiye edilir. Özellikle taşınmaz gibi yüksek değerli mallarda, resmi şekil şartlarına uyulması, tapu işlemlerinin usulüne uygun şekilde yürütülmesi hukuki güvenlik açısından büyük önem taşır. Böylece hem taraflar arasındaki güven ilişkisi pekişmiş olur hem de hukuki ihtilafların önüne geçilir.
Bu bağlamda, mal değişim sözleşmeleri, sadece iki birey arasındaki sıradan takas işlemleri değil, aynı zamanda ekonomik ilişkilerde alternatif bir sözleşme modeli olarak önemini korumaktadır. Gerek ticari hayatta gerekse özel ilişkilerde, mal temini ve ihtiyaçların karşılanmasında bu sözleşme türü, paranın doğrudan kullanılamadığı veya tercih edilmediği durumlarda işlevsel bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır.
MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİNİN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
Mal değişim sözleşmesi, hukuki niteliği itibarıyla tarafların karşılıklı olarak belirli veya belirlenebilir malların mülkiyet veya zilyetliğini birbirine devretmeyi üstlendikleri, özel bir borç ilişkisi doğuran sözleşme türüdür. Bu sözleşmede temel amaç, tarafların para kullanmaksızın, sahip oldukları malları karşılıklı olarak değiştirmeleridir. Dolayısıyla, mal değişim sözleşmesinin (diğer adıyla trampa) ayırt edici yönü, bedelin para değil, başka bir mal olmasıdır. Tarafların her biri hem borçlu hem de alacaklı konumundadır; bu da trampa sözleşmesini, klasik satım sözleşmesinden ayıran önemli bir özelliktir.
Mal değişim sözleşmesinin en temel özelliklerinden biri, karşılıklılık esasına dayanmasıdır. Taraflar, bir mal karşılığında başka bir mal almayı kabul eder. Bu değişim sürecinde her iki taraf da kendi mallarını teslim etmeyi ve karşılığında diğer tarafın malını almayı taahhüt eder. Sözleşme konusu mallar taşınır ya da taşınmaz olabilir. Taşınır mallar için sözlü veya yazılı sözleşmeler yeterli olabilse de, taşınmazların trampasında resmi şekil şartı aranır. Yani tapuda düzenlenmiş resmi bir senet ile işlem yapılması gerekir; aksi halde sözleşme geçersiz olur.
Tarafların iradesi bu sözleşmede belirleyici unsurdur. Sözleşmenin geçerli olabilmesi için tarafların özgür iradeleriyle ve açık rızalarıyla anlaşmış olmaları gerekir. Herhangi bir zorlama, tehdit ya da hile durumunda yapılan mal değişim sözleşmeleri geçersiz kabul edilir. Taraflar arasında irade uyuşmazlığı olması, sözleşmenin iptaline ya da hükümsüz kalmasına neden olabilir. Bu nedenle, irade beyanlarının açık ve anlaşılır olması, sözleşmenin geçerliliği açısından son derece önemlidir.
Mal değişim sözleşmesinin bir diğer özelliği ise belirlilik ilkesidir. Değişime konu olan malların türü, niteliği, miktarı ve değeri açıkça belirtilmelidir. Taraflar hangi malları değiştirdiklerini net bir şekilde ortaya koymalı; belirsiz ya da soyut ifadelerden kaçınmalıdır. Bu durum, hem sözleşmenin yorumunda hem de sonradan çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümünde büyük kolaylık sağlar. Özellikle malların ayıplı çıkması, zamanında teslim edilmemesi ya da değer farkı nedeniyle doğabilecek anlaşmazlıklar açısından sözleşmede ayrıntıya yer verilmesi tarafların yararınadır.
Yazılı sözleşme yapılması, her ne kadar her zaman bir zorunluluk olmasa da, uygulamada önem arz etmektedir. Yazılı sözleşme; tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça ortaya koyar, yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğinin ispatında kolaylık sağlar ve hukuki güvenliği artırır. Özellikle değerli mallar veya ticari nitelikli değişim işlemleri söz konusu olduğunda yazılı bir metin düzenlenmesi tarafların haklarını koruma açısından önemlidir.
Mal değişim sözleşmesinde zilyetlik ve mülkiyetin devri, sözleşmenin hukuki sonuç doğurması açısından kritik rol oynar. Zilyetlik, malın fiilen elde bulundurulmasıdır. Mülkiyet ise o mal üzerinde hukuken tasarrufta bulunabilme hakkıdır. Sözleşme yapılmış olsa bile, mülkiyetin karşı tarafa geçebilmesi için malın teslim edilmesi (ve taşınmazlarda tapuda devri) gerekir. Bu devir işlemleri tarafların yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediğinin de temel ölçütüdür.
Mal değişim sözleşmesi hem şekil hem de içerik açısından belirli kurallara bağlıdır. Bu sözleşmenin geçerli ve etkili olabilmesi için tarafların iradelerinin serbest olması, değişime konu malların belirli olması, sözleşmenin içeriğinin açıkça düzenlenmesi ve mülkiyetin uygun şekilde devredilmesi gerekir. Bu özellikler, hem sözleşmenin işleyişini düzenler hem de taraflar arasındaki hukuki ilişkilerin sağlıklı şekilde yürütülmesini sağlar. Ayrıca, bu sözleşme türü, para kullanımının sınırlı olduğu veya doğrudan mal karşılığı alışverişin tercih edildiği ekonomik modellerde önemli bir işlev görmeye devam etmektedir.
MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİ TRAMPA ŞEKİL ŞARTI
Mal değişim sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş ve satım sözleşmesine benzer hükümlerle yönetilen bir sözleşme türüdür. Bu sözleşmenin geçerliliği için kural olarak herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Yani taraflar, karşılıklı rızaları ile mallarını değiştirme konusunda anlaştıklarında ve bu irade beyanları açıkça ortaya konulduğunda, sözleşme hukuken geçerli kabul edilir. Bu açıdan trampa sözleşmeleri, satım sözleşmeleri gibi, genel anlamda şekil serbestisine tabidir.
Ancak, bu genel kuralın önemli bir istisnası bulunmaktadır. Şöyle ki, mal değişim sözleşmesine konu olan malın mülkiyetinin veya zilyetliğinin devri için kanunen bir şekil şartı öngörülmüşse, trampa sözleşmesinin de aynı şekilde yapılması zorunludur. Aksi halde sözleşme geçersiz olur.
Örneğin, taşınmaz malların (arsa, daire, tarla, bina vb.) mülkiyet devri, Türk Medeni Kanunu gereği tapu sicilinde ve resmi senetle yapılmak zorundadır. Bu nedenle, bir taşınmazın başka bir mal ile değişimi söz konusu olduğunda, mal değişim sözleşmesi de resmi şekilde, yani noter onaylı ve tapu müdürlüğü nezdinde düzenlenmiş olmalıdır. Resmî şekilde yapılmayan taşınmaz değişim sözleşmeleri, geçersizdir ve taraflar bu sözleşmeye dayanarak taşınmaz mülkiyeti talebinde bulunamaz.
Benzer şekilde, taşıtlar gibi özel sicile kayıtlı bazı taşınır malların değişimi de, uygulamada fiilen belirli şekil ve prosedürlere bağlanmıştır. Örneğin, motorlu taşıtların devrinde noter işlemleri ve trafik siciline tescil zorunluluğu gibi şekli prosedürler bulunduğundan, bu tür malların değişimi de belirli şekil kurallarına tabidir. Bu durumda, trampa sözleşmesinin geçerli olabilmesi için ilgili idari işlemler de yerine getirilmelidir.
Öte yandan, basit taşınır mallar (örneğin mobilya, elektronik eşya, tarım ürünleri vb.) için yazılı şekil şartı zorunlu değildir. Bu tür malların değişimi, sözlü anlaşmalarla veya yazılı belgeyle de gerçekleştirilebilir. Ancak her ne kadar kanunen yazılı şekil aranmasa da, uygulamada taraflar arasında olası uyuşmazlıkları önlemek, delil niteliği oluşturmak ve hak kayıplarını engellemek adına yazılı sözleşme yapılması önemle tavsiye edilir.
Trampa sözleşmeleri için genel olarak şekil serbestisi geçerli olsa da, sözleşmeye konu olan malın mülkiyet devri için özel bir şekil şartı arandığında, bu şartın mal değişim sözleşmesi için de geçerli olacağı unutulmamalıdır. Sözleşmenin geçerliliği, yalnızca tarafların iradesine değil, aynı zamanda kanuni şekil şartlarına uyulmasına da bağlıdır. Bu nedenle, özellikle taşınmazlar gibi resmi şekle tabi mallarda, trampa sözleşmesinin hukuki sonuç doğurabilmesi için gerekli prosedürlerin eksiksiz yerine getirilmesi büyük önem taşır.
MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİ TRAMPA VE MUVAZAALI TRAMPA DURUMUNDA ÖNALIM HAKKININ KULLANILABİLİRLİĞİ
Önalım hakkı (şufa hakkı), özellikle paylı mülkiyete konu taşınmazlarda karşımıza çıkan, üçüncü bir kişiye yapılan satışa karşı diğer paydaşlara tanınan öncelikli alım yetkisidir. Bu hak, taşınmazın satışa konu olması durumunda, diğer ortaklara aynı şartlarla alım hakkı verir. Bu hak, tek taraflı bir irade beyanıyla kullanılabilir ve kullanılmasıyla birlikte satış alıcısı yerine hak sahibi geçebilir. Ancak burada temel koşul, taşınmazın bir satış işlemiyle devredilmesidir.
Önalım hakkı yalnızca satış işlemi gerçekleştiğinde kullanılabilir. Taşınmaz bir mal başka bir kişiye satıldığında, paydaş olan diğer kişilere bu satış işlemiyle birlikte öncelikli alım hakkı doğar. Türk Borçlar Kanunu’nun 240. maddesi uyarınca, satışla ekonomik bakımdan eşdeğer olan işlemler de önalım hakkının kapsamına girebilir. Ancak burada ölçüt, işlemin satışla aynı sonucu doğurmasıdır. Yani şekil olarak farklı ama sonuç itibariyle satışa denk düşen işlemlerde de önalım hakkı ileri sürülebilir.
Önalım hakkı her durumda uygulanabilir bir hak değildir. Bazı işlemler, satış gibi gözükse de hukuken bu hak kapsamında değerlendirilmez. Bunlar:
- Taşınmazın miras paylaşımı yoluyla mirasçılardan birine bırakılması,
- Taşınmazın cebri icra ile açık artırmada satılması,
- Taşınmazın kamu yararına ya da kanun gereği kazanılması,
- Bağış (hibe), takas (trampa) gibi ivazlı olmayan veya satış dışı işlemler.
Bu durumlarda mal devri gerçekleşse de, satış söz konusu olmadığından önalım hakkı işletilemez.
Trampa sözleşmesi, tarafların birbirlerine para dışında bir mal veya hakkı devretmeyi üstlendikleri bir sözleşme türüdür. Yani satış sözleşmesinden farklı olarak bedel para değil, başka bir mal veya hak olarak kararlaştırılır. Bu yönüyle trampa, Türk hukuk sisteminde satış sözleşmesinden farklı bir işlem olarak kabul edilir.
Bu nedenle, trampa sözleşmesiyle yapılan mülkiyet devirlerinde önalım hakkı genel kural olarak kullanılamaz. Çünkü ortada satış değil, mal karşılığı mal takası vardır. Trampa, ne şekliyle ne de ekonomik etkisiyle doğrudan satış sözleşmesine benzemediği için önalım hakkı kapsamında değerlendirilmez.
Ancak bazı durumlarda taraflar, gerçekte bir satış işlemi gerçekleştirdikleri halde, bu işlemi görünüşte trampa olarak gösterebilirler. Bu şekilde davranmalarının nedeni, diğer paydaşların önalım hakkını bypas etmek, yani devre dışı bırakmaktır. İşte bu gibi durumlarda söz konusu muvazaalı işlemdir.
Eğer trampa işlemi sadece şekil yönünden yapılan bir kamuflajsa ve tarafların gerçek iradesi satış yönündeyse, muvazaa iddiası ileri sürülebilir. Ancak bu iddianın yalnızca değer farkına dayanması yeterli değildir. Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, sadece mal varlıkları arasında değer dengesizliği olması, trampanın satış olduğunu göstermeye yetmez. Bunun yanında tanık beyanları, yazılı belgeler ve başka somut delillerle muvazaa ispat edilmelidir.
Taraflardan biri, trampada değer farkını para ile tamamlıyorsa bu işlem, karma nitelikte bir sözleşmeye dönüşür. Bu durumda, sözleşmede satış unsuru ağır basıyorsa ve para ödemesi, trampa dışı bir ivaz olarak öne çıkıyorsa, önalım hakkı ileri sürülebilir. Ancak trampa unsuru ağır basıyorsa, yine önalım hakkı kullanılamaz.
Eğer trampa sonucu elde edilen taşınmaz, çok kısa bir sürede üçüncü kişiye satılırsa, bu durum trampa görünümünde bir satış işlemi yapıldığına işaret edebilir. Çünkü burada trampa, dolaylı olarak paraya çevrilen bir işlem halini almıştır. Bu da muvazaa şüphesini güçlendirir.
Bir kişi trampayla devrettiği taşınmazı kısa süre içerisinde geri alıyorsa, bu işlem de görünüşte trampa, gerçekte satış olabilir. Üstelik bu taşınmaz, birden fazla el değiştirmiş ve tekrar ilk malike dönmüşse, bu devirler örtülü satış işlemi olarak değerlendirilebilir ve muvazaa kabul edilebilir.
Trampa işleminden sonra kişi aynı taşınmazdan başka hisseler edinmiş ve ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası açmışsa, bu süreç de muvazaanın göstergesi olabilir. Çünkü burada yapılan işlemler zinciri, önalım hakkının engellenmesi amacı güdüldüğüne işaret eder.
Mal değişim sözleşmeleri genel itibarıyla satış işlemi niteliğinde olmadığından önalım hakkını doğurmaz. Ancak eğer trampa sözleşmesi görünüşte yapıldıysa ve gerçekte satış amacını taşıyorsa, bu durum muvazaa kapsamında değerlendirilir ve önalım hakkı muvazaanın ispatı hâlinde işletilebilir. Muvazaa iddiasının başarılı olabilmesi için sadece değer farkı değil, aynı zamanda tanıklar ve belgelerle desteklenen somut kanıtların da sunulması gerekir.
MAL DEĞİŞİM SÖZLEŞMESİ HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR
1.Mal değişim sözleşmesi nedir?
Mal değişim sözleşmesi, tarafların birbirlerine para karşılığı değil, başka bir mal ya da hak vererek mülkiyet devrinde bulunduğu sözleşme türüdür.
2.Mal değişim sözleşmesi satış sözleşmesi yerine geçer mi?
Hayır. Mal değişim sözleşmesi, satış sözleşmesi değildir çünkü satışta para karşılığı mal devri vardır, mal değişiminde ise mal karşılığı mal verilir.
3.Mal değişim sözleşmesi hangi kanuna tabidir?
Mal değişim sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenmiş olup genel sözleşme hükümlerine tabidir.
4.Mal değişim sözleşmesi taşınmazlar için yapılabilir mi?
Evet. Taşınmazlar da mal değişim sözleşmesi konusu olabilir; ancak resmi şekil şartı (noter veya tapu dairesi) gereklidir.
5.Mal değişim sözleşmesi noter huzurunda yapılmak zorunda mıdır?
Taraflar taşınır mal değişimi yapıyorsa noter zorunlu değildir. Ancak taşınmazlar için mal değişim sözleşmesi tapu müdürlüğünde yapılmalıdır.
6.Mal değişim sözleşmesi ile hibe arasında fark var mıdır?
Evet. Mal değişim sözleşmesi karşılıklı edim içerir; hibe ise karşılıksız yapılan bir mal devridir.
7.Taraflar mal değişim sözleşmesi yaparken nelere dikkat etmelidir?
Eşyanın veya taşınmazın değeri, tarafların iradesi ve sözleşmenin şekli gibi hususlar mal değişim sözleşmesi yapılırken göz önünde bulundurulmalıdır.
8.Mal değişim sözleşmesi vergisel yükümlülük doğurur mu?
Evet. Mal değişim sözleşmesi sonucunda taşınmaz devri varsa harç ve vergiler doğar; taraflar bu yükümlülüklere tabidir.
9.Muvazaalı bir mal değişim sözleşmesi iptal edilebilir mi?
Evet. Gerçekte satış olup şeklen mal değişim sözleşmesi yapılmışsa ve bu muvazaa ispat edilirse iptal edilebilir.
10.Hangi hallerde mal değişim sözleşmesi muvazaalı sayılır?
Değer farkı çok yüksekse, kısa süre içinde geri alım yapıldıysa veya tanık beyanları varsa mal değişim sözleşmesi muvazaalı sayılabilir.
11.Mal değişim sözleşmesi ile yapılan işlem tapuda nasıl gösterilir?
Tapuda işlemin türü açıkça belirtilir. Mal değişim sözleşmesi ise “trampa” olarak işlenir.
12.Mal değişim sözleşmesi sonrası önalım hakkı kullanılabilir mi?
Genel kural olarak hayır. Mal değişim sözleşmesi, satış sayılmadığından önalım hakkı doğmaz.
13.Ekonomik değeri eşit olmayan bir mal değişim sözleşmesi geçerli midir?
Evet. Değer farkı sözleşmeyi geçersiz kılmaz; yine de bu durum mal değişim sözleşmesi içinde dikkate alınır.
14.Mal değişim sözleşmesi ile yapılan işlemde değer farkı para ile kapatılabilir mi?
Evet. Bu durumda mal değişim sözleşmesi karma nitelikte olur ve bazen satış özelliği ağır basabilir.
15.Tapu iptal ve tescil davalarında mal değişim sözleşmesi etkili midir?
Evet. Muvazaalı mal değişim sözleşmesi varsa tapu iptal ve tescil davası açılabilir.
16.Mal değişim sözleşmesi hangi durumlarda hükümsüz sayılır?
Hukuka veya ahlaka aykırı amaçla yapılmışsa ya da taraflardan biri ehliyetsizse mal değişim sözleşmesi geçersiz olabilir.
17.Mal değişim sözleşmesi yapılırken ekspertiz raporu alınmalı mı?
Zorunlu değilse de, malların değeri belirlenmek isteniyorsa mal değişim sözleşmesi öncesi ekspertiz faydalı olabilir.
18.Taraflardan biri söz verdiği malı vermezse mal değişim sözleşmesi ne olur?
Bu durumda ifa imkânsızlığı doğar ve diğer taraf mal değişim sözleşmesi kapsamında dava açabilir.
19.Mal değişim sözleşmesi tek taraflı iptal edilebilir mi?
Hayır. Karşılıklı rıza gereklidir. Aksi takdirde tek taraflı fesih geçerli olmaz; mal değişim sözleşmesi mahkeme kararıyla sona erdirilebilir.
20.Mal değişim sözleşmesi ile vergi avantajı sağlanabilir mi?
Bazı durumlarda satıştan daha düşük vergi yükümlülüğü olabilir; ancak mal değişim sözleşmesi vergi kaçırmak amacıyla yapılırsa cezaî sonuç doğurabilir.
AVUKATA SORU SORABİLİRSİNİZ.
AVUKATTAN ONLINE DANIŞMANLIK ALABILIRSINIZ.
Sorularınızı ve bu sorularla ilgili evrakı sisteme yükleyebilirsiniz. Online danışmanlıkta istediğiniz gün ve saati seçebildiğiniz gibi görüşme tipini de seçebilmektesiniz. Zoom, teams, whatsapp ya da telefon üzerinden görüşme sağlanabilmektedir. Ödemenin ardından tarafınıza randevu yapıldığına dair mail ile bilgi gelmektedir. Sistemde yaşanan herhangi bir sorun olduğundan iletişim numaralarımızdan iletişime geçtiğinizde toplantı manuel olarak planlanabilir. Müvekkillerimizin doğru bilgiye hızlı ve güvenilir şekilde ulaşmasını sağlamak için kurulan Online Danışmanlık Sistemimizden yüzlerce randevu alınmış olup müvekkillerimizin faydalanması amaçlanmıştır.